Prof. Dr. Arzu Topeli İskit: “Hiçbir dal yoktur ki kendisini bu kadar ispat etmek zorunda kalsın! Dahiliye, pediatri, genel cerrahinin yan dalları kendini ispat etmek zorunda kalmadı. Bir tek yoğun bakımcılar hasta bakımını iyileştirmeleri konusunda kendilerini ispat etmek zorunda kaldılar ve bazı savaşlar verdiler”

Prof. Dr. Arzu Topeli İskit: “Hiçbir dal yoktur ki kendisini bu kadar ispat etmek zorunda kalsın! Dahiliye, pediatri, genel cerrahinin yan dalları kendini ispat etmek zorunda kalmadı. Bir tek yoğun bakımcılar hasta bakımını iyileştirmeleri konusunda kendilerini ispat etmek zorunda kaldılar ve bazı savaşlar verdiler”

“Yoğun bakımcının varlığı her 10 hastada bir yaşam kurtarmaya sebep oluyor. Bu birçok ilaçtan ve tedaviden çok daha iyi bir yüzde aslında… O nedenle yoğun bakım ünitelerinde bir yoğun bakımcının bulunması her şeyi değiştirebilir”

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Yoğun Bakım Bilim Dalının 20. Akademik Kuruluş Yılı Sempozyumu 8 Aralık 2018 tarihinde Kongre Merkezinde yapıldı. Başkanlığını İç Hastalıkları ABD ve Yoğun Bakım BD Başkanı Prof. Dr. Arzu Topeli İskit’in yaptığı günübirlik sempozyuma iç hastalıkları ve göğüs hastalıkları emekli öğretim üyeleri, iç hastalıkları, göğüs hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları ve anesteziyoloji öğretim üyeleri, Tıp Fakültesi, Eczacılık Fakültesi ve Fizyoterapi Yüksekokulu araştırma görevlileri ve öğrenciler ile Türkiye genelinden yoğun bakım uzmanları katıldılar.

Öğleden sonra oturumunda, toplantının uluslararası konuşmacısı Dr. Giacomo Bellani, “Mekanik ventilasyonda yenilikler ve ARDS’de elektrik impedanstomografinin yeri” başlıklı konferans verdi. Ardından İç Hastalıkları Yoğun Bakım Ünitesinde “İleri mekanik ventilasyon” pratik çalıştayı gerçekleştirildi. Hacettepe Yoğun Bakım Eğitim Programından şu ana kadar toplam 19 uzman eğitimini tamamladı, 14 uzman da yan dal eğitimlerine devam etmektedir.

Asistanlığımızda sadece “Care Unit” Vardı

Toplantının açılışında Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Altun, konuşmasında şunları kaydetti:

“En az bildiğiniz konuda konuşmak yapmak en kolayıdır, hızla geçiştirebilirsiniz. Zor olan yaşadığınız süreçlerin 20 yıla ulaştığı bir noktada açılış konuşması yapmaktır. İç hastalıkları öğretim üyesi olarak ifade etmeliyim ki 20 yıl öncesinde biz asistanken intensive care unit vardı fakat başındaki intensive yoktu özetle söylemek gerekirse… Ara yoğun bakım yapısında ünitemiz vardır. 1998’den sonraki sürede Arzu Hocanın yurtdışından dönüşüyle hem gerçek anlamda bir programa hem de çağdaş hizmet veren bir yoğun bakıma kavuştuk. Bu sürede 2 kez fiziksel alanlar değişti ama giderek güçlenerek yol aldı. Akreditasyon süreçlerinden başarıyla geçti. Bu zaman zarfında yoğun bakım yan dal olarak kabul edildi. Çok değerli yoğun bakımcılar yetişti. Bunun bir başka özelliği de multidisipliner yaklaşımı iç hastalıklarına getirmesi oldu.”

İlk Kuruluş Süreci

İç Hastalıkları ABD ve Yoğun Bakım BD Başkanı Prof. Dr. Arzu Topeli İskit şöyle konuştu:

“Yoğun bakımın kuruluşu iç hastalıkları ile birlikte başlıyor. Hacettepe hocaları genellikle ABD ihtisaslı ve yoğun bakım konsepti eskiden beri var. Açık sistemle yönetilen, herkesin kendi hastasını yatırıp izlediği biraz ara bakıma benzeyen bir yoğun bakım ünitesi vardı. Ben de asistanlığımda 6 ay kadar yoğun bakım eğitimi aldım. Asistanlarımız da iç hastalıklarında yoğun bakım eğitimi alır, bu Hacettepe’nin zenginliğidir. Buna rağmen asistanken yoğun bakımı birinden öğrenememenin eksikliğini hissediyorduk. O nedenle ben de baktım ki yoğun bakım ABD’de, Avrupa’da dal olarak var. Neden bizde yok? 1991-1996 arasında ihtisas yaptığım sürede, değerli hocalarımızın, bu akademik yapının önünün açılmasında çok önemli rolleri oldu ve beni teşvik ettiler. O yıllarda Erdal Akalın bize şöyle derdi: İlerde yoğun bakım çok önemli olacak; hastane yatakları küçülmeye başlayacak ama yoğun bakım hastaları artacak. Dolayısıyla oran olarak yoğun bakım büyüyecek derdi. Nitekim doğru. Eskiden hastanelerde yoğun bakım yatakları yüzde 3 – 5 iken şimdi ABD ve Avrupa’da yüzde 20 – 30’lara çıkmaya başladı.

İlk Eğitim Taslağı 2002’de

1998’de ABD’den döndüm. Yoğun bakım yapabilmeniz için akademi yanı sıra hastane idaresinin de sizi desteklemesi lazım çünkü teknoloji bağımlı bir dal. Hacettepe bu konuda beni destekledi.

2002 yılında ilk kez Genel Cerrahi Profesörü İskender Sayek ile birlikte multidisipliner yoğun bakım eğitiminin taslaklarını oluşturmaya başladık.

Yoğun Bakım Kendini İspat Etmek Zorundaydı

Yoğun bakım biraz mücadele işi ve kendimizi ispat etmemiz gereken bir dal. Kendi yoğun bakım ünitemizde kapalı sistem modeline geçtikten sonra mortalitenin azaldığın gösteren bir çalışma yaptık ve ABD’deki hocaları mentör olarak almak zorunda kaldım. Çünkü bu onlar için yeni bir konu sayılmaz, ABD bunu bulmuş zaten ve yapılmış onlarca çalışma var. Bu yayınımıza editör yazısı yazan ABD’li hocamız makalesinde şunu belirmişti: Hiçbir dal yoktur ki kendisini bu kadar ispat etmek zorunda kalsın! Dahiliye, pediatri, genel cerrahinin yan dalları kendini ispat etmek zorunda kalmadı. Bir tek yoğun bakımcılar hasta bakımını iyileştirmeleri konusunda kendilerini ispat etmek zorunda kaldılar ve bazı savaşlar verdiler.

Yoğun bakımcının varlığı her 10 hastada bir yaşam kurtarmaya sebep oluyor. Bu birçok ilaçtan ve tedaviden çok daha iyi bir yüzde aslında… O nedenle yoğun bakım ünitelerinde bir yoğun bakımcının bulunması her şeyi değiştirebilir.

Yan Dal olma Süreci

2002 bizim için dönüm noktası çünkü zamanın genel cerrahi kökenli Sağlık Bakanı Osman Durmuş yoğun bakımı yan dal yaptı. Sadece iç hastalıkları ve göğüs hastalıklarının yan dalı oldu. Bu bir eksiklikti. Yoğun bakım için çok önemli dal olan anestezi, kendi gerekçeleriyle, bu yapıda bulunmadı. Dolayısıyla bu süreçte davalar, ihlaller, yıllarca süren sorunlar başladı.

2007 yılı da kritikti. Yoğun bakım eğitimi için Avrupa Board Akreditasyonuna başvurduk. Başarıyla geçtik ve belgeyi aldık.

2012’de ünite olduk; aynı yıl YÖK aniden bütün üniteleri bilim dalına dönüştürdü. Yine 2012’de yoğun bakım 6 ana dalın üzerine ihtisas yapılan bir yan dal haline geldi. Hacettepe’de yoğun bakım eğitim programı oluşturuldu. Bu eğitim programı veriliyor artık. 2013’ten itibaren 14 mezun verdik.

14 yan dal araştırma görevlimiz çalışıyorlar. 2014’te Onkoloji yoğun bakım ünitesini açtık. Biraz daha ara bakım ünitesi… Burada yalnız değiliz, hemşirelik yoğun bakımın en önemli parçasıdır.

2005’te 11 üyeyle Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneğimizi kurduk. Dünya Yoğun Bakım Derneği ile yoğun ilişkiler içerisine girdik, orada yürütme kurulu üyesi oldum. En büyük başarılarımızdan biri olarak Dünya Yoğun Bakım Kongresini 2023 yılında Türkiye’ye kazandırdık.

Yoğun Bakımda Gelecek

Yoğun bakımın geleceği nasıl olacak? Yoğun bakım da diğer tıp dallarından farklı düşünmemek lazım… Daha non-invasive yola doğru gidiyor, gelecek projeksiyonlarında kanın bile non-invasive alınabileceği ifade ediliyor. Yoğun bakımda da ilerde daha bireyselleştirilmiş ve hassas uygulamaları görme imkanımız olur umarım.”

Yeniliği Yerleştirmek Kolay İş Değil!

Hacettepe Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal ise konuşmasında şunları kaydetti:

“İç hastalıklarında 20 yıl az değil… Hele hele yeni bir bilim dalı yaratıyorsanız… Hacettepe iç hastalıkları Türkiye’nin en iyi dallarından biridir çünkü bütünlüğü içerir; kardiyoloji, göğüs, enfeksiyon hastalıkları ve diğer yan dallar… Kısıtlı bir anlayış içerisinde yoğun bakımımız baştan beri hep var oldu. Yenilik getirdiğinizde onu yerleştirmek kolay iş değil! Onun sahiplenilmesi meselesi… Enfeksiyon hastalığını, sepsisi, akut böbreği takip etmek yoğun bakımı bildiğimiz anlamına gelmiyor. Biz o bütünün bir parçası içinde yerimizi alıyoruz. Hacettepe’nin şansı, branşlar bütünlük içinde çalıştığı için hasta bütünlüğünün de korunabilmesidir. Arzu Hocamızın liderliğinde gerçek bir yoğun bakıma kavuştuk. Yoğun bakım bugün disiplin olarak 6 ana dalın üzerinde ilerliyor fakat hala anlamadığım bir şey var: Neden bir enfeksiyoncudan yoğun bakımcı yapmak isterler! Her ne kadar TUK çıktığında altında imzam varsa da son 6 senede branşımızdan sadece tek bir arkadaşım yan dal yapmak istedi.

Bugün baktığımda şunu ifade edebilirim ki iyiki kurulmuş ve arkadaşlarımız iyiki varlar!”