Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Alvimedica Başkanı  Leyla Alaton:

Medikal sektörün, kadına çok yakışan dişi bir sektör olduğunu düşünüyorum. Çünkü detay isteyen, hassas bir iş… Hem üretim hem de iletişim anlamında kadının son derece yatkın olduğu bir alan… İnsan hayatıyla ilgili… Özellikle el becerisi isteyen bizimki gibi sektörlerde kadın çalışan çok daha kıymetli, medikal sektör böyle olmasına karşın hekimlik için aynı şeyi düşünmüyorum, özellikle kardiyoloji branşında son derece az kadın hekimle karşılaşıyorum, sorduğumda da invaziv kardiyolojide radyoaktivite dolayısıyla kadınların bu alanı seçmediğini öğrenmiş bulunuyorum, fiziksel şartlardan dolayı kadınlar kardiyolojiyi tercih etmiyorlar.

Kadınların mühendisliğe rağbet etmemesi, genç kızlarımızın büyük bir istek göstermemiş olması üzücü ama medikal sektörde özellikle yurtdışında okuyup dönen çok kadın olduğunu gözlemliyorum. İşçi olarak kadın yoğun bir sektör, Alvimedica’da biz yüzde 50’den fazla kadın istihdam ediyoruz. Üst kademe de kadın dolu…

“Kadından Al Malı Memleket Kazanmalı”

Leyla Alaton markası diye bir şey var, çünkü ben 30 senedir iş hayatında olan bir kadınım! Sivil toplum örgütlerinde yer almam, kuruluşlarına öncülük etmem, kadın hakları konusunda mücadele ediyor olmam dolayısıyla özel bir şekilde konumlanıyorum. 8 Mart dolayısıyla katıldığım bir panelde ürettiğimiz fikirleri “Kadından al malı memleket kazanmalı” diye sloganlaştırdık. Şimdi bunu bir kampanya olarak, Enerji Bakanlığının da katkısıyla yayacağız. “Kadından al malı” derken biz pozitif ayrımcılık yapıyoruz, diyelim ki bir ihaleye 3 kişi girecekse ve biri kadınsa ve en sona kalan bir kadınla erkeğin sunduğu fiyat aynıysa kadın tercih edilsin istiyoruz. Yurtdışında bunun çok güzel örnekleri var, bu uygulamaların ekonomiye katkısı epeyi fazla… Hizmeti, ürünü hem satan hem de alan kişiler bu bilinçle hareket etmeliler… Farkındalık bu şekilde gelişir. Kadının ekonomik hayatta güçlenmesi için ondan bir mal/hizmet satın alınarak destek olunmalıdır.

Kadın özellikle fazla sermaye gerektirmeyen servis sektöründe bulunduğu şirkette tecrübe kazanıp kendi işini kurmayı yeğliyor. Girişimci çok kadın var biliyorsunuz ve girişimciliğin artması lazım!

Alvimedica’nın Gündeminde Neler Var?

Dünyada çok popüler olan, 50 ülkeden fazla yerde satılan CRE8 diye bir stentimiz var. Bu özellikle diyabet hastalarında çok iyi sonuçlar verdiğini kanıtlayan klinik araştırmalarla çok iyi bir yere geldi. Dünyada 55 ayrı ülke ve merkezde başlattığımız bir çalışmayla da diyabetlerde diğer stentlerle karşılaştırmalı klinik bir araştırma başlatıyoruz. Bunu çok önemsiyoruz. CRE8’in bir jenerasyon ilerisi olan CRE8EVO adlı yeni bir ürünü lanse ettik. Önümüzde Antalya Kongresi var, orada bizim ürünlerimizi kullanan dünyaca ünlü bir profesörümüz gelip aplikasyon yapacak. Teknoloji, Ar-Ge İtalya’da ama biz bunun altyapısını Türkiye’de oluşturmak istiyoruz. Bu sene FDA’ya başvuruda bulunuyoruz. Bizim için atılım yılı… CRE8’i Türkiye’de üretmek üzere planlama yapıyoruz. Bu ürünü Türkiye’de üreterek ihraç edebilmek ilk hedefimiz. Neden yapamayalım? Yurtdışında yapılıyorsa iyidir algısını yıkmamız gerekiyor, yurtdışı hayranlığını bir yana bırakmalıyız artık, öte yandan Türkiye faz atlıyor devamlı, her ürünün en son teknolojisi ilk bize geliyor, kullanımımıza sunuluyor, yeni teknolojilerin yabancısı da asla değiliz. Yabancı hayranlığının bizi aşağı çeken, negatif bir düşünce olduğunu düşünüyorum.

Medikal ürünlerde de aynı geçerli, kardiyologu ille de Amerikan stenti dediğinde hastanın veya yakınının bunu kabul etmeyerek, İtalyan teknolojisiyle Türkiye’de üretilen stenti tavsiye etmesini istiyorum. Her konuda bilinçlenmek elbette zaman ve merakla olacak şeyler… Okumakla, araştırmakla kısaca eğitimle ilgili… 

Günümüzde Haklarının Farkında Olan Çalışan Kitlesi Var

Kadın hakları ben kendimi bildim bileli ilgi duyduğum bir konudur, belki ailedeki eğitimimden, yetiştiriliş tarzımdan kaynaklanıyordur, kadının kendi ekonomik bağımsızlığı olması gerektiğine her zaman inandım. Türkiye’de de bunun eksikliği vardı ki hala var ve her geçen yıl bunun daha da önemli olduğu anlaşılıyor. Bundan 5 sene öncesine kadar mobbing diye bir şey bilinmiyordu, neyin mobbing olduğunu bile iyi tarif edecek durumda değiliz daha. Şirketlerde mobbing gören kadınlar bunun farkında değildi, bugün bu tarif ediliyor. Bugün çok daha dik duran, haklarının farkında olan, eşitlikçi bir çalışan kitlesi var. 

Eğitimimizi Anneme Borçluyuz

Annem bir Avrupalı, Çekoslavakya doğumlu. Savaştan dolayı İsveç’e göç etmiş bir ailenin çocuğu. Nitekim bugün ailemin yarısı İsveçli ve İsveç’te yaşıyor. Sanat okumuş bir kadın, babamı takip etmiş ve onun için Türkiye’ye gelmiş. Bizi de eğitenin o olduğunu düşünüyorum. Dünya standartlarında yetişmemiz, lisan bilmemiz, kendi ayaklarımız üzerinde durmamız ve farkındalığımızın gelişmesi için bize tüm eğitimleri veren annemdir.

Annem, babamın kitaplarında (Lüzumlu Adam ve Lüzumsuz Adam kitapları) çok güzel yer alıyor.  

“1986’da Amerika’dan Döndüğümden Beri Kadın Hakları İçin Mücadele Ediyorum”

Giad ve KAGİDER’in kurucusu, TurkishWIN’de profesyonel kadınların destekçisi, Women Corporate Directors (WCD) üyesi, kadınların güçlenmesine yönelik çalışan kuruluşlarda yer alan bir isim Leyla Alaton.

Çok iyi okullarda eğitim görmesine karşın kendisi için esas hayatın çalışma hayatına girdiği zaman başladığını 2013’teki TEDx konuşmasında ifade eden Alaton, “1986’da Amerika’dan döndüğümden beri kadın hakları için mücadele ediyorum. Kadınlar için ekonomik bağımsızlık çok önemli, kendi kararlarını verebilmeleri çok önemli, ancak kendi parasını kazanan insan kararlarını da kendi verebilir. Ekonomik bağımsızlık sadece özgür olmak için değil ailedeki denge için de çok önemli. Bugün iki maaşın girmediği bir ev düşünmek çok zor, otomatikman bunun getirdiği bir eşitlik, paylaşım sözkonusu… Bugün kadın hiçbir şekilde para istemiyor, rolleri paylaşmak istiyor, sorumlulukları paylaşmak istiyor, çocukların sorumluluğunu paylaşmak istiyor. Büyük şirketlerle toplantılara gidiyorum ve görüyorum orada kadının nasıl iki ağır sorumluğun altında kaldığını… Öte yandan kadın artık şiddeti anlamaya başladı; şiddet öyle kolay anlaşılan bir şey değil ki! Şiddetin ne olduğunu öğrenince anlıyorsunuz. Anladıktan sonra diyorsunuz ki ‘ meğer ben şiddet görmüşüm!’ Bunun eğitimle alakası yok, 3 diplomalı profesör de eşine şiddet gösterebiliyor. Kadın, adam adına utandığı için de ortaya çıkamıyor. Ama kadın artık uyandı; uyanma sırası erkeklere geldi” diye konuşuyor.