
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Hukuk Bürosundan Av. Özgür Erbaş’ın hazırladığı “Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Yapılan Değişikliklerin Kronolojisi: Yıllara Yayılmış Bir Cinayetin Anatomisi” raporu çok çarpıcı tarihi bilgiler veriyor. Raporda Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte Mart 2002’de yayımlanan Özel Hastaneler Yönetmeliği’nde bugüne dek yapılan ve her biri çok sayıda madde değişikliğini içeren 45 düzenleme incelendi. Raporun öne çıkan hususları bu sayıda okunabilir.
TTB’nin 2 Önemli Önerisi
Araştırma ve raporlarıyla geçmişten günümüze Türkiye sağlık sisteminin profilini mercek altına alan ve çözüm politikaları üreten TTB, başka bir sağlık sisteminin mümkün olduğuna ilişkin yaptığı değerlendirmelerde; bütün sağlık emekçilerine insanca çalışma ve yaşam koşulları sağlamanın ve bütün topluma yaşadığı, çalıştığı ve okuduğu yerde eşit, nitelikli ve parasız sağlık hizmeti sunmanın mümkün olduğunu ortaya koydu. TTB’nin 2 önemli önerisi şöyle:
“Sağlık sisteminin finansmanı genel bütçeden karşılanmalı, hizmet sunumu ile finansmanı birbirinden ayrılmamalıdır. Sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi yaşam, çalışma ve eğitim alanlarında kamu mülkiyetinde ve tek bir çatı altında bölgeye ve nüfusa dayalı ve merkez ve yerel dikkate alınarak basamaklı olarak gerçekleştirilmelidir.”
“Özel hastaneler, 1996 yılı öncesindeki gibi hizmet sunumu ve finansmanına tabi olmalıdır. Sağlık emekçilerinin her biri sağlık ekibinin asli üyeleri olarak kabul edilmeli, tek işte ve tam süreli çalışacak şekilde ve emekliliğe de yansıyan yeterli ücretle istihdam edilmelidir.”
Ege Tıp Neonatoloji Hemşireleri ile Röportajımız
Bu sayıda, Ege üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı Yoğun Bakım Ünitesi Sorumlu Hemşireleri Tülin Özdemir ve Ayşegül Çelik ile dergimize özel yaptığımız röportajlarda yenidoğan hemşireliği ve cihaz yönetimine ilişkin bilgiler edindik.
31 yıldır yenidoğan yoğun bakımda görev yapan Tülin Özdemir, yenidoğan bebeklerin hassas bakımından bahsederek “Her işlemin 2 -3 kez düşünülmesi, irdelenmesi ve aynı zamanda çok hızlı başlatılması gerekiyor. Sürekli alert durumdayız. Minicik bir bebeği hayatta tutmaya çalışmanın duygusal ve psikolojik yıkıcı yükünü kelimelere dökmem çok zor inanın” diye konuştu. 17 yıldır yenidoğan yoğun bakım hemşiresi olarak görev yapan Ayşegül Çelik ise, “Biz yenidoğan hemşireleri bebeklerin adeta beş duyusu olup onlar adına görüp, duyup, onlar gibi hissetmeliyiz. Bir mücevheri işler gibi emekle, sabırla ve sevgiyle yaklaşmamız çok önemli” dedi.
12 Günlük Sertifika Programlarıyla Yetki Verilmesi
Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Yönetim Kurulu uzmanlık eğitimi almamış kişilere yalnızca 12 günlük sertifika programlarıyla yetki verilmesine karşı bir basın açıklaması yaptı. Cerrahlar, “Sağlık alanında yapılan düzenlemeler, bu alanda uzmanlık eğitimi almamış kişilere yalnızca 12 günlük sertifika programlarıyla yetki verilmesine imkan tanımaktadır. Bu durum hem tıp etiğini hem de halk sağlığını ciddi biçimde tehdit etmektedir. “Ödeme karşılığında sertifika dağıtılması, sağlık sisteminin itibarını zedelediği gibi Türkiye’nin sağlık turizmi alanındaki güvenilirliğini de ciddi şekilde riske atmaktadır. Tıp eğitimi ve halk sağlığının korunması için, bu tür kısa süreli kurslarla, yetkisiz kişilere sertifika verilmesi uygulamalarını kabul etmiyor ve ilgili düzenlemelerin acilen gözden geçirilmesini istiyoruz” dedi.
Kanserle Savaşta Umut Vadeden Çalışmalar
Bu sayıda kanser araştırmaları, erken teşhisin önemi, tarama testleri ve korunma yöntemlerine ilişkin birçok habere yer verdik. Geçtiğimiz günlerde Türk İmmünoloji Derneği ve Acıbadem Üniversitesi iş birliğiyle 6. Uluslararası Moleküler İmmünoloji ve İmmünogenetik Kongresi düzenlendi. Kongre Başkanı ve Acıbadem Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tolga Sütlü yaptığı açıklamada, “Bağışıklık sistemini kanserle savaşta daha etkin hale getirmek için çalışıyoruz. CAR-T ve NK hücreleriyle lösemi, lenfoma ve melanom gibi kanser türlerine yönelik umut vadeden sonuçlarımızı paylaştık. NK hücreleri, sağlıksız gördükleri hücreleri öldürme kapasitesine sahip, sağlıklı hücrelere ise dokunmuyorlar. Bu açıdan tedavide kullanılmasının da daha güvenli olacağı düşünülüyor. Daha hızlı, daha etkin ve daha az yan etkili tedaviler üzerinde çalışıyoruz” dedi.