Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, klinikiletişim’in sorularını yanıtladı.

“Şehir hastanelerinin bilişim altyapısını dijital mükemmeliyet ekseninde kurguluyoruz. Tüm sağlık tesislerimizin ‘Türkiye Sağlık Bilgi Sistemi’ içerisinde kesintisiz ve bütünleşik platformda yönetilmesini planlıyoruz”

“Günümüzde teknoloji artık kişiye özel çözümler noktasında ilerliyor. Yapay zeka destekli bireye özgü tedaviler, mobil sağlık kapsamında uzaktan takip ve evde tedavi yöntemleri, taşınabilir ve giyilebilir teknolojiler, artırılmış gerçeklik, robotik günümüzün en çok üzerinden durulan kavramlar”

Sağlık sektöründe dijital dönüşüm stratejisi sizin için ne ifade etmektedir?

Sağlık hizmeti, yapısı gereği kesintisizlik ilkesiyle gerçekleşen, son yıllarda hayata geçirdiğimiz Sağlıkta Dönüşüm ile de vatandaşlarımızın daha kolay erişebildiği bir hizmet alanı. Durum böyle olunca tüm dünyada olduğu gibi talep her geçen gün artıyor. Artan talebi çok hızlı bir şekilde karşılamak, aynı oranda hizmet kalitesini maksimum seviyeye çıkarmak için dijitalleşmeden faydalanılması kaçınılmazdır. Bu noktadan hareketle Sağlık Bakanlığı olarak Sağlıkta Dijital Dönüşümü devreye aldık ve son yıllarda sağlık bilişimi alanında kalıcı ve dünya ile yarışabilen, ayrıca dünyaya da örnek olabilecek sistemleri hayata geçirdik. Biz bu sistemleri iki yönlü olarak planladık ve uygulamaya koyduk. Sağlığın iki öznesi olan doktor ve hastaların ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde dijitalleşme stratejisi geliştirdik. Bir yandan sağlık profesyonellerinin çok daha kaliteli ve verimli hizmet vermelerine yönelik uygulamalar geliştirirken, diğer taraftan da vatandaşlarımızın sağlığa erişimlerini ve aldığı sağlık hizmet kalitesinden memnun olmalarını amaçlayan bir dijital vizyon benimsedik.

Bu dijital dönüşüme sağlığın tüm aktörlerini adapte etmek, bunu yaparken de gelişen teknolojiye uygun olarak her geçen gün sistemleri yenilemek büyük önem arz ediyor. Çünkü hem teknoloji, hem de buna bağlı olarak ihtiyaç ve talepler bir gün öncekini dahi eskitecek hızda ilerliyor. Sistem ve uygulamalarınızı bu hızlı ilerlemeye uyumlu olarak planlamazsanız günün gerisinde kalmanız an meselesi. Bununla birlikte her gün her saniye üretilen sağlık verisi, birçok alanın önünde kalacak büyüklükte ve karmaşıklıkta. Bu karmaşık büyük veriyi, doğru toplamak, doğru analiz etmek ve doğru çıktılar alarak ilerlemek, oluşturulacak sistemin altyapısı açısından hayati önem taşıyor.

Sağlık sektöründe dijital dönüşüme öncülük ettiğini düşündüğünüz öncü liderlerin/global kuruluşların öne çıkan özellikleri sizce neler?

Gelişen teknolojiye bağlı olarak değişen talep ve ihtiyaçları öngörüp buna yönelik fırsatları iyi değerlendiren ve doğru kaynağı, doğru yerde, doğru zamanda kullanan kurum ve kuruluşlar bu alanın öncüleri oldu. Öncelikle işe ihtiyaçları belirleyerek başlamak için az önce de belirttiğim gibi elinizdeki veriyi anlamlı bilgiye dönüştürmeniz gerekiyor. Büyük veri çalışmalarını ilk değerlendiren kuruluşlar bu alanda çok hızlı yol kat etti. Şimdi yapay zeka uygulamaları gündemde. Daha dün büyük veriyi konuşurken bugün bunun bir adım ötesine geçtik. Artık sağlık sektöründe büyük veri, yapay zeka, artırılmış gerçeklik, robotik gibi yeni teknolojileri içinde barındıran tüm uygulamalar teşhis ve tedavi süreçlerinde kullanılmaya başlandı. Bu vizyonu yakalayan, stratejisini doğru planlayan, hızlı değişimin getirdiği yıkıcı inovatif projeleri hayata geçirme cesaretini gösterebilen ve en önemlisi, teknolojilerini entegratif sistem ve uygulamalarla geliştiren kuruluşlar ön planda diyebiliriz.

Türkiye’de sağlık hizmeti sunucularının dijitalleşme süreçlerini gözlemlediğinizde nasıl bir tablo ile karşılaşıyorsunuz?

Sağlık alanında dijital mükemmeliyeti yakalamak günümüz dünyasında teşhis, tedavi, önleyici hizmet, hasta güvenliği ve daha birçok parametrede bize maksimum kaliteyi getirecek. Biz hem sağlık çalışanlarımızın hem de vatandaşlarımızın en yüksek kalitede hizmet almalarına ve memnuniyetlerinin gerçekleşmesine giden yolda dijitalleşmenin en önemli kilometre taşı olduğunun farkındayız. Bu değişime ülkemiz sağlık sistemi hızlı adapte oluyor, diyebilirim.

Sağlık Bakanlığı olarak hayata geçirdiğimiz projelerle bu alanın öncüsü olma gayretindeyiz. Ulusal ve uluslararası veri standardizasyonlarını sağlık tesislerine yaygınlaştırmak, idari ve mali süreçlerde verimlilik uygulamalarına yönelik Karar Destek Sistemlerini sağlık tesisleri ve karar alıcıların kullanımına sunmak, teşhis ve tedavi süreçlerinin kalitesine yönelik Klinik Karar Destek Sistemlerinin geliştirilmesi, şehir hastanelerin bilişim altyapısını dijital mükemmeliyet ekseninde kurgulamak ve koordine etmek faaliyetlerimizin başında geliyor. Bununla birlikte, vatandaşlarımızın kendi sağlık kayıtlarına 7/24 erişebildikleri e-Nabız Kişisel Sağlık Sistemini tüm yurtta yaygınlaştırılarak vatandaşların e-Nabız’dan etkin bir şekilde faydalanmasını sağlamak, bunu giyilebilir teknolojilerle ve uzaktan hasta takibi yapılabilecek uygulamalarla desteklemek ve en önemlisi bu teknolojilerin geliştirilmesine yönelik kamu, özel sektör ve üniversite iş birliğinde geniş tabanlı pilot projelerin yapılmasını, yerli mobil cihazların geliştirilmesini, özgün teknolojilerle desteklenmesini sağlamak ve e-Nabız’a entegrasyonu gibi çalışmalara ağırlık veriyoruz.

Türkiye’de dijital hastane uygulamalarının yaygınlaşması yönünde sunulan çözümler sizce yeterli ve yaygın mıdır? Bakanlığınızın bu yönde özendirici çalışmaları nelerdir?

Çok kısaca söylemek gerekirse, sağlık tesislerinin dijitalleşmesini şu şekilde tanımlayabiliriz; hastaneler içerisinde gerçekleşen tüm hizmetlerin dijital platformlarla entegre olarak bütünleşik bir yapıda hasta dahil tüm sağlık çalışanlarını da bu süreçlere dahil eden, kağıt kavramını ortadan kaldıran, tıbbi, idari ve mali süreçlerde bilişim olanaklarıyla karar destek sistemleri bulunan bir konsepttir.

Tam da bu noktada ülkemizde sağlık tesislerinin dijitalleşmesi konusunda dünya ölçeğinde önemli bir oyuncu haline geldiğimizi belirtmek isterim. Daha önce değindiğimiz gibi sağlıkta dijitalleşme Bakanlığımızın öncelikli vizyonu olarak benimsendi, bu vizyon doğrultusunda da uluslararası geçerliliği olan dijital seviyelere ulaşılmasına yönelik çalışmaları sürdürüyoruz.

Sağlık Bilgi ve Yönetim Sistemleri Topluluğu (HIMMS) ile çalışmalarınızı anlatır mısınız?

HIMSS, dünyada hastaneleri dijitalleşme yönünden değerlendiren bağımsız bir kuruluştur. Biz de ülkemizde sağlık tesislerinin dijitalleşmesi konusunda HIMSS ile ortak çalışmalar yürüterek hastanelerimizi dünya ölçeğinde dijitalleşmiş kurumlar olarak akredite etmeyi sürdürüyoruz. Bugün itibariyle geldiğimiz noktayı ifade etmem gerekirse, dijitalleşme konusunda birçok gelişmiş ülkenin de önünde yer aldığımızı söylememiz abartı olmayacaktır. Şu anda HIMSS Avrupa skorlarına bakacak olursak, Avrupa genelinde 196 olan HIMSS Seviye 6 hastanenin 164’ünün ülkemizde olduğunu belirtmek isterim. Yine dijitalleşmedeki en yüksek seviye olan HIMSS Seviye 7 sayısı Avrupa genelinde toplam 5 adettir. Bunlardan biri de ülkemizde bulunan İzmir Tire Devlet Hastanesi’dir. Bizim vizyonumuz ülkemizdeki tüm hastaneleri minimum Seviye 6’ya çıkarmak, bunların en az 20 tanesini de bu yıl içerisinde Seviye 7 olarak tescil ettirmektir. Biz dijitalleşme vizyonumuzu bu yıl da kesintisiz olarak sürdürerek bu alanda dünyaya liderlik eden bir ülke haline gelmek istiyoruz.

Sağlık sektörü paydaşları düşünüldüğünde en süratli teknolojik yenilik, dijital uygulamalar hangi alanda ve daha sık meydana geliyor?

Günümüzde teknoloji artık kişiye özel çözümler noktasında ilerliyor. Beklenti ve talepler de bu yönde. Sadece sağlık alanı değil, tüm sektörlerde bu şekilde bir ilerleme izliyoruz. Bunu sağlık açısından düşündüğünüzde beklentiler, bireye özgü tedavi ve takip uygulamalarına dönüşmüş durumda. Yapay zeka destekli bireye özgü tedaviler, mobil sağlık kapsamında uzaktan takip ve evde tedavi yöntemleri, taşınabilir ve giyilebilir teknolojiler, artırılmış gerçeklik, robotik günümüzün en çok üzerinden durulan kavramları. Kronik hastalıkların takibini kolaylaştıracak hasta merkezli sistemleri hayata geçirmek, sağlık okuryazarlığını geliştirmeye yardımcı olacak uygulamalar ve genç nesile yönelik gamification (oyunlaştırma) çözümleri üretmek bir sonraki adımlarımızın temellerini oluşturuyor.

Bu alandaki çalışmalara biz Sağlık Bakanlığı olarak dünyayla aynı anda projeler üreterek girdik. Mesela e-Nabız Kişisel Sağlık Sistemimiz, vatandaşların sağlık kayıtlarına diledikleri an, diledikleri platformlardan ulaşmalarını ve sağlıklarını 7/24 takip etmelerini sağlayarak bu alanın temelini oluşturdu. Şimdi bahsettiğim bu uygulama yöntemlerinin araştırılması, mobil sağlıkta kullanılabilecek “taşınabilir” ve “giyilebilir” teknolojilerin geliştirilmesine yönelik çalışmalar sürüyor.

Medikal sektördeki teknoloji çözümler göz önünde tutulduğunda, dünyada dijital eğilimler sizce ne yönde? Sizce Türkiye’de ne tür yatırımlar hız kazanmalı? Şehir hastaneleri nasıl olanaklar sunabilir?

Sağlıkta Dijital Dönüşümde dünyaya yön veren bir ülke olma hedefimiz var. Buna yönelik tüm planlamalarımızı yaptık. Bundan sonra 2023 yılına kadar koyduğumuz hedeflere ulaşmak için Bakanlık olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz. Zaten bahsi geçtiği üzere dünya yapay zeka ile robotik uygulamalar ile kağıttan arındırılmış ve teknoloji ile donatılmış hastaneler ile hasta merkezli mobil uygulamalar ile bu alana yoğunlaşmış durumda. Biz de hem konumumuz hem de yaptığımız projelerle bu gelişimin önemli bir parçasıyız.

Bu yenilikler, şehir hastanelerinin bilişim altyapısının temelinde yer alıyor. Tüm sağlık tesislerimizin “Türkiye Sağlık Bilgi Sistemi” içerisinde kesintisiz ve bütünleşik platformda yönetilmesi, sağlık hizmetlerinin tüm vatandaşlara en güncel teknolojiler ışığında maksimum erişilebilirlik esasıyla sunulması ve mobil uygulamalar ve giyilebilir teknolojilerin sağlık hizmet sunumunun etkin bir parçası haline getirilmesi temel önceliklerimizdir. Bu önceliklere ulaşmak için de atılacak stratejik adımları planladık ve hızlı bir şekilde sisteme entegre edeceğiz. Şehir hastanelerinin bilişim altyapısı bu alanda örnek teşkil edecek şekilde planlanıyor.