“2017 yılında 24 bine ulaşan aşı reddi konusunda mücadelemiz devam edecektir. TBMM gündeminde olan sağlıkla ilgili yasa teklifleri içinde yer almayan aşı reddi ile ilgili yasanın da olması gerektiğini bir kez daha belirtiyoruz”

“Birinci basamak sağlık hizmeti sunan kurumlarımızda çocukların aşılarının zorunlu izlenmesi gibi bir hizmetin erişkin ve yaşlılar için bulunmaması bu gruplarda aşılanma kapsayıcılığının düşük kalmasına neden olmaktadır”

“Bağışıklama, günümüzde halen hastalıkların önlenmesinde en başarılı, en etkili ve maliyet etkin yaklaşımlardan biri”

“Tüm dünyada erişkin bağışıklamada yeni bir risk grubu oluşmuştur; mülteciler ve göçmenler. kendi ülkelerinde farklı bağışıklama stratejileri olan bu kişiler enfeksiyon hastalıkları açısından tehdit unsurudur ve acilen aşılanmaları gereklidir”

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği öncülüğünde yapılan toplantıya Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türk Geriatri Derneği, Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği, Türk Toraks Derneği, Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği, Viral Hepatitle Savaşım Derneği ve Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu paydaş olarak katıldı.

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD), ülkemizde erişkin bağışıklaması konusunda farkındalığı artırmak ve tüm sağlık çalışanlarıyla buluşmak amacıyla, 2-3 Kasım 2018 tarihlerinde, Ankara’da “II. Erişkin Bağışıklama Akademisi” düzenledi. Toplantıda enfeksiyon kaynaklı ölümlerin dünya genelinde azaltılması için erişkin bağışıklamasının önemine dikkat çekilirken, Genişletilmiş Bağışıklama Programı kapsamında artık risk grubu erişkinlere yönelik aşıların ücretsiz yapılmasına karar verildiği duyuruldu. Artık tüm 65 yaş üstü erişkinler, diyabet, kronik akciğer ve kalp hastaları gibi risk grupları aile sağlığı merkezlerinde ve aşıya erişimin olduğu kurumlarda ücretsiz aşılanabilecek.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl 2-3 milyon kişi aşı ile önlenebilir enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybediyor. Oysa dünya genelinde aşılama oranlarının artırılmasıyla bu ölümlerin yarı yarıya azaltılması mümkün. 

Aşı En Etkili ve Maliyet Etkin Yaklaşım

Bağışıklamanın, günümüzde halen hastalıkların önlenmesinde en başarılı, en etkili ve maliyet etkin yaklaşımlardan biri olduğuna dikkat çekilen etkinliğe Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türk Geriatri Derneği, Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği, Türk Toraks Derneği, Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği, Viral Hepatitle Savaşım Derneği ve Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu paydaş olarak katıldı. Bağışıklama, aşı uygulayarak kişinin bir enfeksiyon hastalığına karşı bağışık hale gelmesinin sağlanması olarak tanımlanıyor… Küresel bağışıklama kapsamı arttırılarak ilave 1,5 milyon ölümün daha engellenmesi mümkün. Aşılanmamış çocukların yanı sıra erişkinler de risk altında. Özellikle 65 yaş üzeri kişilerde aşı ile korunmanın mümkün olduğu grip ve zatürre önemli bir ölüm nedeni olarak öne çıkıyor. Dünya genelinde her yıl 2 milyondan fazla ölüme yol açan zatürreden ve 500 binin üzerinde ölüme neden olan gripten aşı ile korunmak mümkün. 

Kanser için de Umut Işığı

Toplantıda konuşan Türkiye EKMUD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Canan Ağalar, “Enfeksiyon hastalıklarının binlerce yıllık geçmişine rağmen çok kısa bir geçmişe sahip olan aşılar ile dünyanın çoğu yerinde çocuk felci, kuduz, difteri, tetanos, boğmaca, kızamık, kabakulak gibi pek çok enfeksiyon hastalığı kontrol altına alınabilmiş ve çiçek hastalığı dünya genelinde ortadan kaldırılmıştır. Aşılama, immünoloji ve biyoteknolojideki gelişmeler sayesinde sıtma, insan immün yetmezlik virüs enfeksiyonu, Kırım Kongo hastalığı gibi bulaşıcı hastalıkların yanı sıra kanser gibi bulaşıcı olmayan hastalıklar için de umut ışığı olmaktadır” diye konuştu. 

Yeni Risk Grubu: Mülteciler ve Göçmenler

Aşı ile korunması gereken 65 yaş ve üzeri tüm bireylerin zatürre için önemli bir risk grubu olduğunu belirten Türkiye EKMUD Erişkin Bağışıklama Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal şunları kaydetti:

“Sadece yaş değil, aşı ile korunması gereken risk gruplarındaki artış da ayrı bir öneme sahiptir. Günümüzde şeker hastaları, kronik akciğer hastaları, kalp hastaları, organ ve kök hücre nakli yapılanlar, yapısal akciğer hastalığı olanlar, kronik böbrek hastaları, immün sistemi baskılayan ilaç tedavisi alanlar, kemoterapi alanlar gibi pek çok risk grubu aşı ile korunabilen hastalıklara maruz kalabilmekte ve yaşam kaliteleri olumsuz etkilenebilmektedir. Aşılanmamış kişilerde gelişen enfeksiyonların tedavisi tüm dünyanın korkulu rüyası haline gelen antibiyotik direnci nedeni ile giderek zorlaşmaktadır. O halde bağışıklama antibiyotik kullanımını ve dolayısıyla direnç olasılığını da azaltacaktır. Ayrıca tüm dünyada erişkin bağışıklamada yeni bir risk grubu oluşmuştur; mülteciler ve göçmenler. Kendi ülkelerinde farklı bağışıklama stratejileri olan bu kişiler enfeksiyon hastalıkları açısından tehdit unsurudur ve acilen aşılanmaları gereklidir.”

Avrupa’da Zatürrenin Maliyeti Yıllık 10 Milyar Euro

Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Metin Özkan, grip ve zatürre aşılarına ilişkin şu bilgileri verdi:

“Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre grip her yıl 1 milyar kişide enfeksiyon oluşturmaktadır ki bu dünya nüfusunun yaklaşık %20’si demektir. Yıllık 300 bin ila 500 bin olguda ölümcül seyretmekte ve ölümlerin çoğu kronik hastalıkları olan yaşlılarda görülmektedir. Astımlı ve KOAH’lı hastalarda grip daha sık ve ciddi seyreder. Bu hastalarda grip; hastane yatışı, ölüm ve zatürre gibi bakteriyel enfeksiyonları artırır. Zatürre ise dünya genelinde sağlığı tehdit eden ve ciddi bir ekonomik yüke neden olan bir hastalıktır. Avrupa’da zatürrenin toplam maliyeti yıllık 10,1 milyar avrodur. DSÖ verilerine göre her yıl 2 milyondan fazla kişi (çoğu çocuk ve yaşlı) zatürre nedeniyle hayatını kaybediyor. Zatürre tüm dünyada enfeksiyon nedenli en sık üçüncü ölüm nedenidir.

En Yüksek Ölüm Oranı 65 Yaşın Üzerinde Görülüyor

Prof. Dr. Metin Özkan şöyle devam etti: “Yaşlılar, astım, KOAH ve diyabet hastaları; kortizon ve kanser ilaçları alanlar, kalp yetmezliği olanlar, sigara içenler, iskemik kalp ve kapak hastalığı olanlar zatürre aşısı olması gereken risk gruplarını oluştururlar. Aşılama, aşılanan kişiyi etkene karşı direkt korurken, indirekt olarak da hastalığın yayılımı azalacağı için aşılanmayan kişileri de korumaktadır.”

Yaşam Boyu Aşılama

Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneğinden Prof. Dr. Mine Durusu Tanrıöver şöyle konuştu:

“Aşı ile önlenebilir hastalıklar erişkinlerin sağlığını tehdit eden bir toplum sağlığı sorunudur ve sağlıklı yaşlanmanın önündeki en büyük engellerden biridir. Esas olarak çocukluk çağı enfeksiyonları olarak düşünülen tetanos, difteri, boğmaca ve kızamık gibi enfeksiyonlar için bazı erişkinler de oldukça düşük koruyucu antikor düzeylerine sahiptirler ve bu hastalıkları erişkin yaşta çok ağır bir şekilde geçirebilirler. Bunun yanında diyabet, kronik akciğer ve kardiyovasküler hastalıklar, kanser, grip ve zatürre gibi hastalıklar için belirgin risk faktörleridir. Buna rağmen, aşılardan erişkin yaşta maalesef çok az oranda faydalanılmaktadır. Aşıların güvenli olduğuna dair tüm bilimsel verilere rağmen, aşıların yan etkilerinin aşı reddinin bir numaralı mazereti olarak gösterildiği bir ortamda, aşılanmamanın etkilerinin neler olduğunun tartışılmaması şaşırtıcıdır. Sonuç olarak aşıların birey ve toplum için önemini her zaman vurgulamak, gerçek veriler ışığında toplumu bu konuda doğru bilgilendirmek gerekmektedir. İç hastalıkları uzmanlarının günlük pratiklerinde hasta ile olan her karşılaşmaları, erişkin aşılaması için bir fırsattır ve derneğimiz de ‘yaşam boyu aşılama’ kavramının toplumumuzda yerleşmesi için tüm imkanları ile çalışmaktadır.” 

“Aşı Reddine Karşı Bir Yasa Çıkarılmalı”

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Şenol Atakan görüşlerini şöyle özetledi:

“Ülkemiz sağlıkta dönüşüm projesi kapsamında yaklaşık 15 yıl kadar önce aile hekimliği sistemi ile tanışma fırsatı bulmuştur. Ancak sistemin tartışılmayacak noktası, aile hekimi arkadaşlarımızın olağanüstü gayreti neticesinde aşılama çalışmalarında gelmiş olduğumuz noktadır. DSÖ verilerine göre ülkemizde 3 doz hepatit B aşısı uygulanan bebek oranı %96’dır. Bu oran siyasi ve ekonomik alanda imrenerek izlediğimiz ülkelerin çok çok ilerisindedir. Benzer bir durum yine difteri, boğmaca, tetanoz aşısı için de geçerlidir. Erişkin popülasyon açısından önemli bir sağlık riski konumunda olan aşı ile önlenebilir hastalıklar ile ilgili gerekli hassasiyeti aynen çocukluk çağı aşılamalarında olduğu gibi yine bakanlığımızın göstermesi gerekmektedir. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin asıl görevi olan koruyucu sağlık hizmetlerine tekrar tam olarak yoğunlaşıldığında, ülkenin sağlıklı yarınlara yelken açacağı konusundaki inancım tamdır. 2017 yılında 23.642’lere ulaşan aşı reddi konusunda mücadelemiz devam edecektir. Bu vesileyle TBMM gündeminde olan sağlıkla ilgili yasa teklifleri içinde yer almayan aşı reddi ile ilgili yasanın da olması gerektiğini bir kez daha belirtiyor ve AHEF olarak bu amaçla TBMM’ne ve Sağlık Bakanlığına gönderdiğimiz yasa teklifinin dikkate alınmasını istiyoruz. Tekrar hatırlatmak  isterim ki yapmakta olduğumuz  bir çok işin icinde şüphesiz ‘yaşam boyu aşılama’ bizim en kıymetli işimiz.” 

“Erişkin ve Yaşlıların da Aşılanmaya İhtiyacı Var!”

Bulaşıcı hastalıkların toplumda yayılmasını önlemenin en etkili yollarından biri aşı uygulaması olduğunu belirten Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Başkanı Prof. Dr. Türkan Günay şunları ifade etti:

“Birinci basamak sağlık hizmeti sunan kurumlarımızda çocukların aşılarının zorunlu izlenmesi gibi bir hizmetin erişkin ve yaşlılar için bulunmaması bu gruplarda aşılanma kapsayıcılığının düşük kalmasına neden olmaktadır. Erişkin ve yaşlıların aşılanmasında Sağlık Bakanlığının Genişletilmiş Bağışıklama Programı gibi bir programının olması ve hatta bu programın yaşamın tüm evrelerini kapsayan bir program olması önerilir. Bu konuda Sağlık Bakanlığına ‘Yaşam Boyu Bağışıklama Programı’ hazırlamasını ve uygulamasını önermekteyiz. Ayrıca son yıllarda ülkemizde de gördüğümüz aşı reddi hem çocuklarımızı hem de yetişkinlerimizi aşı ile korunabilir hastalıklar açısından risk altında bırakmaktadır.” 

“Hepatitler Ciddi Enfeksiyonlardır”

Viral Hepatitle Savaşım Derneği (VHSD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Esragül Akıncı şunları söyledi: “Viral vepatitler karaciğerin en sık görülen hastalıkları olup, siroz, karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanserine ilerleyerek ölüme neden olabilirler. Ülkemizde de kronik hepatit, siroz ve karaciğer kanseri vakalarının yarısından fazlası viral hepatitlere bağlıdır. Karaciğer nakillerinin de yaklaşık %60’ını viral hepatitlere bağlı karaciğer yetmezliği oluşturmaktadır. DSÖ verilerine göre dünyada viral hepatite bağlı 1,34 milyon ölüm gerçekleşmiştir. Hepatit virüsleri insandan insana bulaşabilmektedir. Bu nedenle korunmada aşı ile bağışıklama oldukça önemlidir. Ülkemizde hepatit A ve B aşıları çocukluk çağı aşı takviminde yer almaktadır. Ayrıca ülkemizde risk gruplarında aşı ücretsiz olarak uygulanmaktadır (hemodiyaliz hastaları, kronik HCV ya da HIV enfeksiyonu olanlar, solid organ ya da kemik iliği nakli adayları, homoseksüeller, sık kan/kan ürünü kullanan kişiler, madde bağımlıları, cezaevlerinde olanlar, HBV taşıyıcılarının aile içi temaslıları, sağlık personeli vb). Aşı hem kendi sağlığımız hem de toplum sağlığı açısından korunmada en önemli araçtır. Ülkemizde risk gruplarında ise aşılama kapsayıcılığının artırılarak sürdürülmesi gerekmektedir.”