Prof. Dr. Filiz Koşar: “Akciğer kanseri, kronik akciğer hastalıkları ciddi şekilde artmakta… İlerde Türkiye’nin göğüs hastalıkları uzmanına daha fazla ihtiyacı olacak. Toplumun yaşlanması da bir başka unsur… Yaşlanmayla birlikte insanlarda en çok akciğer sorunları görülüyor”

“Göğüs hastalıkları uzmanlarının üst yoğun bakım yan dal ihtisasları olmasa bile göğüs hastalıkları yoğun bakım hastalarını takip edebilmeleri için bazal bilgiye sahip olmaları gerekiyor”

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Yedikule Göğüs hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Koşar, “Bence ilerde Türkiye’nin ciddi miktarda göğüs hastalıkları uzmanına ihtiyacı olacak çünkü ne yazık ki sigara kullanımı tüm önlemlere rağmen azalmıyor; daha doğrusu azalmaktaydı ama tekrardan artmaya başladı” diye konuştu. Sağlık Bakanlığının çabalarıyla bu yükselişi engellemeye çalıştıklarını belirten Koşar, şöyle devam etti:

“Akciğer kanseri, kronik akciğer hastalıkları ciddi şekilde artmakta… İlerde Türkiye’nin göğüs hastalıkları uzmanına daha fazla ihtiyacı olacak. Toplumun yaşlanması da bir başka unsur… Yaşlanmayla birlikte insanlarda en çok akciğer sorunları görülüyor. Göğüs hastalıkları uzmanlarına Türkiye’nin çok fazla ihtiyacı var. Gençlere belirtmek isterim ki bu branşta uzmanlık eğitimi almak son derece zevkli. Sadece teorik değil girişimsel yöntemleri de kullanıyorsunuz ve bu yöntemler giderek artıyor.”

Kongre Sunumunda Nelerden bahsetti?

TDCY Kongresine katılan Prof. Dr. Filiz Koşar, “Operasyon sonrası post operatif dönemde gelişen solunumsal komplikasyonlar pre operatif dönemde nasıl olabilir, hastayı nasıl değerlendirebiliriz” konulu bir sunum yaptı. Koşar, “Post operatif dönemde solunumsal kompşikasyonlar son derece sık görülür. Bunları saptayabilmek için hasta açısında bazı risk faktörlerini belirlemek gerekiyor, risk olduğu durumda da bazı ileri araştırmaları yapmak gerekiyor” diye konuştu. Koşar, şunları kaydetti:

“İleri yaşlı hastalar mesela, mevcut akciğer hastalığı olan hastalar, günlük hayatlarını idame ettiremeyecek kadar düşkün hastalar, akciğer fonksiyonu açısından yetersiz hastalar birtakım risk faktörü oluşturan gruba giriyor. Bunların yanında sigara içimi, özellikle operasyon öncesi 2 ay veya 8 hafta sigara içmek risk faktörü oluşturuyor. Tabiî ki uygulanacak cerrahinin tipi de önemli. Akciğere yönelik cerrahi, kardiyak cerrahi, acil cerrahi post operatif solunum komplikasyonu açısından ciddi risk faktörleri oluşturuyor. Bütün bunları değerlendirmek için operasyon öncesi dönemde solunum fonksiyon testleri, akciğer grafisi, arter kan gazları, gerekiyorsa kardiyopulmoner egzersiz testleri yaparak hastayı değerlendirmek gerekiyor. Bu değerlendirmeler sonucunda yüksek riskli grupta bir hastaysa anestezi sırasında birtakım stratejiler uygulamak gerekiyor. Bu tip hastaları cerrahi sonrası yoğun bakımda daha dikkatli takip etmek, gerekirse solunum yetmezliğini önleyici tedavi yöntemlerini uygulamak gerekiyor.”

Uzmanlarımız Yoğun Bakımı Bilmeli

Koşar, yoğun bakımlarda göğüs hastalıklarına bağlı problemler, yoğun bakımda yatan hastaların büyük bir çoğunluğunu oluşturduğunu ifade etti ve şunları söyledi:

“Yoğun bakım yan dalının bir ana dalı da göğüs hastalıkları. Yoğun bakım hastalarının neredeyse yarısını göğüs hastalıkları grubu oluşturuyor. Birçok hastanede yoğun bakım uzmanı yoksa yoğun bakımdaki hastaları göğüs hastalıkları uzmanları takip etmek durumunda kalıyor. Bu nedenle göğüs hastalıkları uzmanlarının üst yoğun bakım yan dal ihtisasları olmasa bile göğüs hastalıkları yoğun bakım hastalarını takip edebilmeleri için bazal bilgiye sahip olmaları gerekiyor. Bu hastalar özellikle mecburi hizmete gittiklerinde veya ikinci basamak hastanelerde çalışıyorlarsa mutlak bu hastalar kendilerine danışılacak; yoğun bakımda veya serviste takip etmek durumun kalacaklar. Bu nedenle göğüs hastalıkları eğitimi içinde de yoğun bakım rotasyonu resmi olarak 1 ay yer alıyor. Birçok göğüs hastalıkları uzmanı eğitim alırken kendi hastanelerinde mevcut yoğun bakım ünitelerinde 2 – 3 ay hatta olanak varsa daha fazla yoğun bakım rotasyonu yapıyorlar.”

Yoğun Bakım Nosyonu Kazanmak

Koşar, “Bizim hastanemizde 16 yatalı yoğun bakım ünitemiz var ve 2000 yılından beri bu ünitede önce non-invaziv mekanik ventilasyon ardından invaziv ventilasyon yapılıyor” diye konuşarak şöyle devam etti:

“1., 2. ve 3. seviyeye kadar çıktık. Bunun ilk kurucusu benim. Şu anda 3. düzey ve çok yeterli bir yoğun bakım ünitemiz var. Bizim asistanlarımız açısından ifade etmeliyim ki ilerde uzman olarak perifere çıktıklarında oradaki hastaları takip edecek bilgi ve beceri düzeyine sahip oluyorlar.

Periferde yer alan üniversite hastanelerinin durumunu değerlendiremiyorum ama göğüs hastalıkları eğitimi içinde yoğun bakım nosyonunun kazanılmış olabileceğini düşünüyorum.”

Dernekler arası İş Birliği

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) olarak 48. Yılı geride bıraktıklarını belirten Koşar, “Oldukça eskiyiz. Yoğun bakımın yan dal olmasından sonra TDCY ile hemen hemen ilk kurulduğu yıldan beri iş birliği içinde olmaktan mutluluk duyuyoruz. Hem bilimsel anlamda hem de idari otoritelere birtakım görüş ve taleplerin iletilmesi konusunda ortak hareket etmek bizim için uygundur” dedi.

TÜSAD Projeleri

Koşar, halkın akciğer sağlığını iyileştirmek amacıyla projeler ürettiklerini ve uzmanlara eğitim desteği verdiklerini belirterek, “Dünya Koah Günü ile ilgili bilgilendirme çalışmaları yapıyoruz. Ulusal ve uluslar arası toplantılarda mezuniyet öncesi ve sonrası için akciğer ve göğüs hastalıkları konusunda bilgi güncellemesi yapmak amacıyla eğitim toplantıları düzenliyoruz. Eğitim toplantılarımızı TÜSAD Akdemi çatısı altında yapıyoruz. Araştırma projelerini destekliyoruz, yurtdışı eğitim olanağı sağlamaya çalışıyoruz, her yıl en az 4,5 kişiye yurtdışında istedikleri bir merkezde kısa dönem eğitim almaları yönünde destek veriyoruz” diye konuştu.

Koşar ayrıca, sağlıkta en önemli sorunun şiddet olduğunu ve bunun hızla önlenmesi yönünde tedbir alınması gerektiğini vurguladı.