• Bütün özel hastanelerde acil servis bulundurma zorunluluğu kaldırılmalı; bazı hastanelerde hastanenin talebine veya Bakanlığın planlamasına bağlı olarak tam teşekküllü acil hizmeti verebilecek servisler kurulmalı
  • Sağlığı geliştiren hastane kavramı gündeme alınmalı
  • Yaşlı dostu hastane arayışı geliştirilmesi ve hastaneler bu konuda kendilerini konumlandırmalı. Kamu-özel ortaklığı yöntemiyle yaşlı bakım merkezleri yaygınlaştırılabilir
  • Nadir hastalıklar hastanesi kurulmalı
  • Şehir hastanelerinde özel sektör olarak müteahhitler ve finans sektörü yer alıyor; bu konuda tecrübe kazanmış özel sağlık hizmet sunucuları da yer almalı
  • Yeni açılan şehir hastaneleri arasında standart birliği yok
  • Sağlık turizminde kamu özel sektöre rakip olarak konum alıyor; kamu sağlık turizmini gelir kapısı olarak görmemeli
  • Değer bazlı ödeme modeli üzerinde çalışılmalı

Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın

Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın, OHSAD’ın ilk günü düzenlenen ve kendisinin de moderatörlüğünü yaptığı özel sağlık hizmet sunucuları, tedarikçiler ve akademisyenlerin katıldığı Yuvarlak Masa Toplantısı sonuçlarını anlattı. Toplantıda sağlıklı yaşam kültürü, koruyucu sağlık hizmetleri, aile hekimliği, acil sağlık hizmetleri, yaşlı hizmetleri, kamu-özel ortaklığıyla yapılan şehir hastaneleri, sağlık turizmi konuları masaya yatırıldı.

Tartışma konularını Vizyon2023 hedefiyle belirlediklerini ifade eden Prof. Dr. Aydın şunları kaydetti:

“Tüm tartışmalarda konu belirlenen başlıklarla başlasa da finansman ile bitti. Bir dokunup bin ah işittik. Çok daha kritik olan yatırım, insan gücü planlaması, inovasyon, Ar-Ge, eğitim gibi konuları başka bir oturuma ertelemek zorunda kaldık. Bu görüşler, toplantıya katılan kişilerin görüşleridir. Ben de görüşleri özetleyerek sizlere aktarmaya çalışacağım.

Özel Sektör Koruyucu Sağlık Konusuna İlgi Duymuyor

Özel sağlık sektörü, sağlıklı yaşam kültürü ve koruyucu sağlık hizmetleri konusunda yer alabileceğini ümit ediyor. Ancak mevcut şartlar altında bunun öncelikli bir gündem olmadığını ifade ediyor. Buna rağmen sağlıklı yaşam merkezleri açabilmesi için eğer ruhsat kriterleri belirlenirse özel sektörün bu alana ilgi duyacağı ifade ediliyor. Sağlığını koruyan bireyler için teşvik mekanizmaları kurulması veya tam tersi korumayan kişilere karşı yaptırım uygulanması yönünde politika geliştirilebileceği, bu konuda yeni önlemler alınabileceği konusunda görüşler var. Tamamen hastalanmış bireylerin sağlık kuruluşlarına başvurduğu ve bunun geri ödemesinin yapıldığı bir modele sahip olduğumuz eleştirisiyle ‘madem koruyucu hekimliği ön plana almamız isteniyor o halde sağlam çocuk ve erişkin muayenesinin de karşılığının olmalı’ diye görüş ifade ediliyor.

‘Sağlığı Geliştiren Hastane’ Kavramı

Sağlığın geliştirilmesi çok geniş bir kavram… Bunun topluma yönelik bir tanıtım faaliyeti olmaktan öte sağlığı geliştiren hastane kavramlarının da gündeme alınması gerektiğini ileri süren görüşler var. Tele sağlık, evde bakım destekli yaşam hizmetleri tüm bunların entegre yapı içinde ele alınması ve özel sektöre alan açılması şeklinde fikirler öne sürüldü.

Aile Hekimliği Konusunda da Sektör İlgisiz

Aile hekimliği konusunda genellikle özel sağlık sektörü çekinik duruyor. Bugünkü yapı içinde bakıldığında çekinik duruyor. Ancak modelde değişikliğe gidilir ve bölge tabanlı olarak belli şekilde özel sektöre fırsat verilirse aile hekimliğinin daha verimli yürütülebileceği iddiaları da var. 

Her Hastanede Acil Servis Olmak Zorunda Değil!

Sağlık hizmet sunumu konusuna gelelim…  İlk yardım ve acil hizmetlerinde geçmişte de girişimlerin olduğu belirtildi; 112 kanalıyla Bakanlığın kamu hizmeti olarak büyük bir ağ kurması nedeniyle şimdilik özel sektörün acil servis hizmetlerinin dışında kaldığı ancak aile hekimliğinde olduğu gibi bölge bazlı olarak özel sektörün burada da sorumluluk alabileceği ve alması halinde de daha verimli hizmetler sunabileceği yönünde iddialar dile getirildi.

Özel hastanelerin her birinde zorunlu olarak acil servis bulunduğu ve burada aslında gerçek acil hizmeti verilemediği ifade edildi. Buralarda çalışacak uzman hekim bulunamadığı için hem hizmetlerin aksadığı hem de legal olmayan yollarla buralara hekim teminine zorlanıldığı gerçeğinden hareketle bütün hastanelerde acil bulundurma zorunluluğunun kaldırılması ve bazı hastanelerde gerek hastanenin talebine veya Bakanlığın planlamasına bağlı ama tam teşekküllü acil hizmeti verebilecek acil servislerin kurulması şeklinde yaygın bir kanaat olduğu dile getirildi.

Hekimlerin kadro planlamaları da mevcut. Acillerde nöbet tutacak hekim konusunda ciddi sıkıntı çekildiği belirtildi. Acillerde kamudan hizmet alımı yoluyla hekim çalıştırma fırsatının sunulması yönünde talepler ifade edildi. Bu konuda çalışmalar olduğu anımsatıldı.

Sağlık hizmet sunumunda acil sağlık hizmetlerde ödeme problemi, sürdürülememesi, maliyetin karşılanmaması ve hastanelere çok büyük yük getirmesi konusu ısrarla telaffuz edildi.

Yaşlı Dostu Hastane Arayışı

Hızla yaşlanan bir toplum olmamız vurgusuyla bundan sonra yaşlı bakım hizmetlerinin önem kazanacağı dikkate alınarak yaşlı dostu hastane arayışının da geliştirilmesi ve hastanelerin bu konuda kendilerini konumlandırması gerektiği yönünde görüş ileri sürüldü.

Sağlıklı yaşlanma konusunda belki kamu-özel ortaklığı yöntemiyle yaşlı bakım merkezlerinin ülkede yaygınlaştırılabileceği öne sürüldü.

Mevzuattan Şikayet Had Safhada

Her şeye rağmen özel sağlık hizmet sunucularının bürokrasiden ve mevzuattan çok şikayetleri var; mevzuatın güncellenmesi ve tolere edilebilir hale gelmesi şeklinde görüşler işleri sürüldü.

İşini Doğru ve Başarılı Yapanlara Ödül

Geri ödemede tüm sağlık hizmet sunucularının aynı muameleye tabi tutulduğu halbuki vaka bazlı analizler yapılsa çıktılara bakılsa bilhassa organ nakli gibi hastaların merkezden dağıtıldığı alanlarda bu tür kriterler dikkate alınsa ve farklılaştırılma olsa bu işi doğru ve başarılı yapanlar için ödüllendirme modeli geliştirilebileceği aktarıldı.

Nadir Hastalıklar Hastanesi Yaklaşımı

Nadir hastalıklara özel önem verilmesi, bunun her geçen gün büyük bir yük haline geldiği, tedavi protokolleri konusunda belirsizlikler olduğu, maliyetlerin çok hızlı arttığı dile getirilerek nadir hastalıklar hastanesi gibi bir yaklaşımın gündeme alınabileceği belirtildi.

Bakanlıklar arası Uzlaşı Sağlanmalı

Palyatif bakım, yaşlı bakım merkezinin açılması konusunda Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında farklılıklar olduğu ve ortak mevzuat geliştirilmesi konusunda talepler dile getirildi.

Şehir Hastanelerinin 2 aktörü: Müteahhitler ve Finans Sektörü

Kamu özel ortaklığı ile inşa edilen ve ülkemizde art arda açılan şehir hastaneleri konusunda uzun bir tartışma yapılmadı. Buna rağmen şehir hastanelerinde özel sektör olarak müteahhitlerin ve finans sektörünün var olduğu ve bunlar kadar aslında özel sağlık hizmet sunumunda tecrübe kazanmış özel sektörün de yer alması gerektiği fakat burada eksik olduğu yönünde vurgu yapıldı. Bu hastanelerde özel sektör olarak ele alınmayan doğrudan kamu olarak yürütülen tıbbi hizmetlerin de özel sağlık işletmeleri tarafından üstlenebileceği modellerin geliştirilebileceği yönünde görüşler vardı. 

Şehir Hastaneleri Arasında Standart Birliği Yok

Fiziki şartlarda kamu sağlık hizmetlerinde düzelme olduğu ifade edildi ve bunun yanı sıra bir kaygı dile getirildi; henüz açılan şehir hastaneleri arasında standart birliği olmadığı, insan kaynağı konusunda ciddi sıkıntılar çekileceği ve bu hastanelerde özel sağlık hizmeti sunucuları yerine müteahhitlerin varlığına dikkat çekilerek düşük kaliteli cihazların kurulduğu yönünde kaygılar paylaşıldı.

Küçük Ölçekli Özel Hastanelerin Geleceği Belirsiz

Şehir hastanelerinin ülke genelinde yaygın olarak faaliyete geçmesiyle daha küçük ölçekli olan özel hastanelerin geleceğinin ne olacağı ve haksız rekabet yaşanacağı konusunda kaygılar olduğu ifade edildi.

Sağlık Turizminin Yatırım Boyutu

Sağlık turizmi konusunda, Türkiye’ye hastaya getirilmesi konusunda özel sektörün başlattığı yoğun bir gayret var. Ancak kamunun hem bunun bir paydaşı olma hem de regülasyonu hatta teşviki konusunda bir çalışması olduğu biliniyor. Bu açıdan sadece hasta getirmeye yönelik değil bu hastaların geldiği hizmetlere ihtiyaç duyan ülkelere giderek hastalara hizmet verilmesi, gerekirse bu ülkelere yatırım yapılması ve teşvik sistemlerinin geliştirilmesi yönünde öneriler oldu.

Sağlık Turizminde Kamu-Özel Rekabeti

Türkiye’nin sağlık turizminde marka değerinin artırılmasına yönelik faaliyetler özel sektör eliyle yapılmaktaydı. Şu anda devletin de faaliyetleri var. Sağlık Bakanlığının çalışmalarıyla bu alanda bir anonim şirket kurulması öngörülüyor. Yani marka değerinin arttırılması yönünde kamunun da sahiplendiği büyük bir faaliyet var. Ancak bu faaliyetler de olumlu gelişmeler yanı sıra bazı kaygılar var; bilhassa bu amaçla kurulması planlanan uluslar arası sağlık hizmetleri anonim şirketi aracılığıyla sağlık turizminde kamunun özel sektöre rakip olarak ortaya çıkabileceği yönünde sorular dile getirildi. 

Sağlık Turizmi Kamunun Gelir Kapısı mı?

Sağlık turizmi konusunda sektör istekli görünüyor, kamunun desteği olumlu karşılanıyor ama tereddütle karşılandığı alanlar var. En büyük tereddüt de kamunun sağlık turizmini gelir kapısı olarak görüp özel sektörü dışlayarak sadece kendi işi gibi görmesi yönünde kaygılar var.

Yurt İçinde Kök Hücre Çalışmaları

Her ne kadar yaygın değilse de kök hücre gibi deneysel amaçlı olmak kaydıyla izin verilen bazı tedavi yöntemleri ülkemizde de uygulanıyor, bunlara sınırlı yerde izin verildiği ve sınırlı kapasite olduğu için yurt dışına gittikçe artan sayıda hasta gittiği bilgisi paylaşıldı. Bu konuda da tedbir alınarak ülkemizde bu alanın geliştirilmesi teklifi yapıldı.

Her Tartışmanın Sonu Hep Finansman

Her konunun sonunda finansmana gelindi. Finansman konusunda toplantıda söylenen değil ama kendi çıkarımımız olan bir özeti paylaşmak isterim:

GSMH içinde sağlığa ayrılan payın yetersiz olduğu konusunda ciddi bir fikir birliği var, en azından ilk aşamada Türkiye’nin içinde bulunduğu orta-üst gelir grubu ülkelerin ortalamasına çıkartılması daha sonra bunun da üzerine çıkarılması yönünde talep ve beklentiler had safhada.

Hizmet bedellerinin güncellenmesi konusunun detayına girildiğinde farklı görüşler ifade ediliyor. Fark alınmayan hizmet bedellerinin hiç olmasa Sağlık Bakanlığının maliyetleri dikkate alınarak yeni bir fiyatlandırmaya gidilmesi talep ediliyor. Fark alınan hizmetlerde ise ya böyle bir düzenleme yapılması ya da sınırın kaldırılması ki hangisi yapılırsa yapılsın en azından maliyetlerdeki artışa göre güncellenebileceği bir model oluşturulması beklentisi hakim.

Dolar ve Enflasyon Bazlı Fiyat Güncellemesi

Aslında burada bir örnek veriliyor; şehir hastaneleri sözleşmelerinde özel girişimci ile yapılan anlaşmalarda dolar ve enflasyon bazlı fiyat güncelleme uygulaması benzerinin SGK’nın özel sağlık hizmet sunucuların yaptığı ödemeye uygulanabileceği yönünde görüşler var.

Tamamlayıcı sağlık sigortasını da kapsayacak şekilde özel sağlık sigortalarında teşvik modelinin oluşturulması ve SGK’nın yükünün hafifletilmesi yönünde talepler var.

Aslında çok sık dile getirilen özel hastanelerin fark sınırlaması kaldırılırsa sorunlarının azalacağı dile getiriliyor.

Değer Bazlı Ödeme Modeli

Ödeme modelinden şikayetler çok fazla; bunun için değer bazlı ödeme modeli üzerinde çalışılması ve daha hakkaniyetli ödeme modelinin hayata geçirilmesi talepleri dile getiriliyor.”