Royal Philips, Ortadoğu ve Türkiye, Kamu Yatırımlarından Sorumlu Genel Müdürü Esen Tümer röportajımız:
Çalışma hayatınız nasıl?
Oldukça yoğun seyahat ediyorum. Proje yatırımlarının takibi için ağırlıklı pazarlardan Suudi Arabistan, Dubai ve Körfez ülkelerine ve toplantılar için çok sık Eindhoven’a gidiyorum . Zamanımın çoğu Ortadoğu’nun merkezi ve bizimde Headquarter’ımız olması sebebiyle Dubai ile iş hacminin ağırlığı dolayısıyla Suudi Arabistan – Riyad arasında geçiyor.
Toplam portfolyo içerisinde Türkiye bunların sadece yüzde 20’sini teşkil ediyor. O nedenle fazla seyahatlerim var. Pozisyonum aslında Dubai ama ben İstanbul’dan yönetiyorum. Pazar – perşembe günleri yurtdışındayım, cuma – pazar günleri de Türkiye’deyim…
Forbes Dergisi ve Praesta işbirliğinde düzenlenen Yönetim Kurulunda Kadın programındayım. Türkiye’nin 50 Başarılı Kadınının yer aldığı programda . Yönetim Kurullarında Daha Çok Kadın Üye İçin Şirketler Arası Mentörlük Programındayım. Yönetim kurulunda bağımsız olan sandalyeyi almamız için Sabancı’nın başlattığı bir girişim… Çok değerli bir mentörüm var, Yapı Kredi Eski Genel Müdürü Burhan Karaçam. 18 aylık bir program sürecinde 4 üniversiteden eğitimler aldık . Üniversiteler sırasıyla Boğaziçi Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi .
Bu anlamda sertifikalı yönetim kurulu üyesi olabiliyorsunuz. Biz 2. Menti grubuyduk, şimdi 3. Grup başlıyor. Bizden sonra gelen kadınların önünü açmaya özen göstermeye çalışıyoruz ki onlar da kadın olmayı engel görmesinler ve anne olarak çalışmaya devam etsinler.
Mesela Boğaziçi Üniversitesinde verilen bir hukuk dersi vardı ki, yönetim kurulu üyesi olarak müteselsilen sorumluluklarınızı hukuki yaptırımlarıyla beraber anlatıyordu, son derece yararlı derslerden biriydi. Keza INSEAD üniversitesinden gelen hocalardan aldığımız simülasyon dersler de son derece öğreticiydi. Şu anda da Liverpool Üniversitesinden, nöro-marketing üzerine online eğitim alıyorum.
Philips yönetiminde kadına son derece önem veriliyor, çok güzel bir örnek verebilirim, mesela, Suudi Arabistan CEO’su bizde kadın… Arap bir kadın… Arabistan’da kadının araba kullanmasının dahi yasak olduğu bir coğrafyada bir kadının CEO olması bence özel bir örnek!
Kamu Özel Ortaklığı Derneği Yönetiminde de yer alıyorsunuz. Çalışmalarınız neler?
Kamu Özel Ortaklığı Derneği kamu ile özel sektörü bir araya getiren, ortak akıl arayan , uzlaşmacı bir platform. Derneğimiz, ülkemizde ilk kez uygulanan ve dünyanın en büyük sağlık kampüslerinin hayata geçirildiği kamu özel ortaklığı modelinin başarılı bir şekilde yürütülebilmesi için etkin bir görev üstlenmiş, ülkemizdeki , en yetkin ve en deneyimli sivil toplum örgütüdür.
Suudi Arabistan’daki medikal sektörün bizdeki özellikle kamu özel ortaklığı modeliyle (Public Private Partnership – PPP) yapılan şehir hastanelerimize hayranlıkları var.
Böyle güzel bir sebep dolayısıyla ben de Türkiye’de kurulan Kamu Özel Ortaklığı Derneğinin Yönetim Kurulu üyeliği görevini üstlendim. Derneğimiz, Türkiye’de PPP’nin yaygınlaşması ve icrası ardından dünya pazarında rol model olmasını hedefliyor. Türkiye dünya havuzunun yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor, bu çok yüksek bir oran. Derneğimiz geçtiğimiz şubat ayında Riyad’da Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı, Sağlık Yatırımları Private Sector Participation – PSP yöneticileri ile bir araya geldi. Onlara derneğimizi anlattık, çeşitli sunumlar yaptık, planladığımız etkinliklerimize ilişkin bilgiler verdik ve fikir alışverişinde bulunduk.
Philips PPP projelerinde ne kadar rol üstleniyor?
PPP yatırımlarında varız ve olmaya devam edeceğiz. Süreci yıllardır takip ediyoruz ve aktif rol alıyoruz.
Mersin , Isparta ve Yozgat projelerinde özellikle P1 paketlerinde teknolojik ürünlerimizi sunma imkanımız oldu.
Dernek ve Philips çalışma hayatınızda rol çatışması yaratıyor mu?
Tam tersine bütünlüyor. Hatırlanacağı üzere, ben 3 dönem Tıbbi Görüntüleme Teşhis ve Tedavi Teknolojileri Derneği – TıpGörDer’de Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptım .
Özel sektörün sıkıntılarını da biliyor olmak sektörel sorunlarımızı objektif paylaşmak adına son derece önemli. Ortak platformda tüm paydaşlar ile ortak akıl aramak sektörümüz içn oldukça kıymetli olduğu görüşündeyim. Dernek herkese kucak açabiliyor. Herkese eşit mesafede ve her sesin duyulabileceği bir platform olarak faaliyet gösteriyor olmak son derece sevindirici ve sektörümüz adına ümit verici.
PPP yatırımları sayesinde Türkiye’nin uluslar arası bilinirliğinin, sağlık turizminin, bu konudaki marka değerinin arttırılması yönünde çalışıyor olmaktan onur duyuyorum. Ülkemizin dünya ölçeğinde, PPP konusunda, marka değeri kazanacağından çok eminim… Türkiye içinde de, dışında da heyecan duyduğum bir konu bu!
Kamu sağlık sektörüyle yoğun halde iş iletişiminiz sözkonusu… Bu erkek egemen yönetim kadrosunun cinsiyetçi tavırlar sergilediği oluyor mu?
Ben işimi çok severek yapıyorum… Kamu veya özel sektörün, kadın çalışana karşı, Türk kültürünün de özü dolayısıyla, son derece kibar ve centilmen olduklarını düşünüyorum. Bence kadın olmanın bir avantajı da empati kabiliyetinizin olmasıdır, işinizi severek ve ülkenize yatırımların gelmesini teşvik ederek çalışıyor olduğunuzda , niyetiniz ve yaklaşımınızda kamu tarafında da fark ediliyor ve takdir ediliyor… Ticari kaygılarla bir şey yapmıyorum ve bunun elektriğini de veriyorsunuz karşı tarafa…
İşini seven, ülkesini seven, yatırımları getirmeye özen gösteren, bu uğurda çok çaba sarf eden bir bireyim . Kadın-erkek ötesi bir durum sözkonusu aslında, cinsiyetler üstü bir ilişkisi yakalanıyor orada. Ben Türk kültürünü iyi bildiğimi düşünüyorum , aslen Karadenizliyim, iş hayatıma ilk başladığım Johnson&Johnson’da yaklaşık 58 ilde Erzurum, Tranbzon , Antalya , Adana ve Bursa dahil Türkiye’de girmediğim ameliyathane kalmadı. Yaklaşık 1000 vakaya iştirak etmişimdir.
Çok seyahat ettim, Türk kültürünü, örf ve adetlerimizi seviyorum ve ona göre davranıyorum , Avrupa firmasında çalışmama rağmen iş hayatımda kültürel değerlerimize son derece önem veririm. Profosyonelliğiniz , konuya hakimiyetiniz, içtenliğiniz, çalışkanlığınız , iyi niyetiniz ve olumlu yaklaşımınız, cinsiyet ayrımını ortadan kaldırıyor.
Kamu sağlık sektöründe kadın yöneticilerle çalışmanın avantajları neler olabilirdi?
Sağlık sektöründe Philips’te ilk kadın Genel Müdür ve PPP Derneğimizdeki tek kadın yönetim kurulu üyesi olmaktan onur duyuyorum ve yeni nesillere bu anlamda örnek olmayı diliyorum.
Dünya ölçeğinde baktığınızda, sektörü ne olursa olsun kadınların yönetimde olduğu kuruluşlarda karlılık ve verimlilik ciddi oranda artıyor, başarı katlanıyor.
Bizim Yönetim Kurulunda Kadın programımız da tam da bunu teşvik ediyor. Yeni gelen kuşaklara el vermeyi önemsiyor. Anne olduğun zaman işi bırakman değil devam etmen konusunda teşvik ediyoruz. Benim 2 çocuğum var (10 yaşında kızım, 15 yaşında oğlum var), anneyim ve iş kadınıyım, eğer isterseniz vakit yetiyor. Daha planlı hareket ediyorsunuz.
Kişisel hayatınızda ilgi alanlarınız neler?
Ben kuantum fiziğine çok meraklıyım. Beni çok heyecanlandırıyor, beyin çalışmalarını okumayı çok seviyorum. Bu nedele neuro marketing üzerine eğitim almaya başladım . Ayrıca Doğal taşlara çok meraklıyım. Pilates ve cardio çalışmaya yeni başladım ve yazında en büyük tutkum deniz ve yelken.
Global ölçekte kadınların çalışma hayatında yönetim kademelerindeki düşük yüzdesi sizce nasıl sonuçlar doğuruyor?
Philips’te de genel müdür olmadan önce sağlık sektörü yönetim ekibi ağırlıklı erkek ve yabancıydı. Zaten bu pozisyonları sadece erkekler hak eder bana şans vermezler diye düşünüyorsanız baştan kaybediyorsunuz ! Koydukları şartları kabul etmemek çok önemli bence…
Engeller bizim sadece zihnimizde.
İçindeki inanç ve yapabileceğine dair kendine güven sizde kuantum sıçramasında sebep olabiliyor.
Başkaları sana “yapamazsın, edemezsin” diyeceklerdir ama iç sesin yapabileceğini söylüyorsa yapabilirsin. Aksini söylüyorsa kendi kendini sabote ediyorsundur zaten.
İlk yıllarımda düşünün ki, Hollandaca lisanıyla maç konuşan bir erkek dünyasındasınız! Lisan ve konu itibariyle bana iki kat yabancı bir ortam… Bu tip durumlarda onlar gibi olmak durumunda olmadığınızı bilmeniz gerekiyor. Kadınların en büyük hatası erkek gibi olmaya çalışmak! “Erkek gibi kadın” deyimi iltifat gibi algılanır ama bence kadınlar kadınlığını unutmadan da iş kadını olabilir. Bence en büyük fark bundan kaynaklanıyor. Bizi başarılı kılan çok güçlü bir EQ’muzun olması, empati kabiliyetimizin olması… Yeni trendle ruhsal zeka (spiritual quotient – SQ) çok önemli bence, hayatı daha bütüncül holistik görebiliyorsunuz . Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, kadınlar kendileri için zam istedikleri zaman çok daha çekingenler ve bu nedenle aynı eğitim seviyesine sahip olmalarına rağmen dünya ortalamasında yüzde 7 daha az para kazanıyorlar. Kadınlar iş dünyasında iş için, şirketleri için pazarlık yaptıklarında müzakere teknikleri göre erkeklere göre çok daha fazla aslında! Ama kendileri için bunu kullanmıyorlar ve kendileri için bir şey istemeyi gurur meselesi yapıyorlar . Ayrıca erkekler, yeni bir iş teklifinde 5 özellik istendiği zaman diyelim, erkek 2 özelliği var, 3’ü yoksa bile “ben yeterliyim” diyebiliyor, oysa kadın en az 3 özellik bende olmalı diyebiliyor. Kadınlar daha mükemmeliyetçiler… Daha çekingenler ki bence bunu üzerlerinden atmalılar.
Kadın dayanışmasına ilişkin neler söylersiniz?
Ekonomimizi yönlendiren kurumların en üst karar mercilerinde yer alan kadınların oranı oldukça düşük. (*Borsa İstanbul Şirketleri 2016 Yönetim kurulunda kadın oranı %12,9) Normal şartlarda kadınların yönetim kurullarında erkeklerle aynı oranda söz hakkı olabilmesi için en az iki nesil geçmesi gerekiyor.
Kadın kadının düşmanıdır diye bir şehir efsanesi var mesela… Ben buna hiç katılmıyorum. Sağlık sektöründe genel müdür olduğum dönemde tüm kadın çalışanları doğursunlar diye teşvik ederdim. “Doğurarak da yapabilirsiniz, ertelemeyin, hayatı ıskalamayın” mesajı verirdim. Kadınlar bence kendine güvenen kadını destekliyor. Kim desteklemez ki! Erkek için de geçerli bence… Kendine güvenmeyen kişi karşısındakine kök söktürebilir. Kadın dayanışması bence kesinlikle var! Bizim kızkardeşlik grubumuz var, harika anlaşıyoruz, farklı sektörlerden kadınlar, birbirimizi destekliyoruz. Birbirini köstekleyenler, kompleksli, kendine güvenmeyen insanlar bence…
Hedefleriniz neler?
Ben eğitim almayı çok seviyorum… Eğitimlerim devam edecek, bunun dışında ilerde spritüel yönetici koçu olmayı istiyorum. Mum önce kendi yanıyor biliyorsunuz, ben de kendi çalışma hayatımda tecrübe kazanıyorum ki başka insanlara bunları aktarabileyim! Yani onlara ışık olabileyim…
Yönetici kadın olmak konusunda mesela, ben yapabildiysem sen de yapabilirsin algısını kadınlara vermek istiyorum. Üniversitede dilbilim okudum, iş hayatım dolayısıyla defalarca ameliyatlara girdim yıllarca, sonra Philips’te görüntüleme teknolojilerini öğrendim, bilişsellikten cerrahiye kadar gördüm ve spritüellik bunun bir başka adımı diye düşünüyorum. Holistik bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Yönetici olarak da bir şeyleri terk etmen, vazgeçmen veya izole olman gerekmiyor.
Son olarak ne mesaj vermek istersiniz?
Evrende herkesin bir parmak izi var; dünyada milyarlarca insan var ve herkesin parmak izi farklı. insanlara verebileceğim en önemli mesaj kendileri olmalarıdır. Kendin ol! Kendine özel, kendine has biri ol! Kimseye benzemeye çalışma, rol model al, filtrele ve kendini inşa et! Kadın, erkek fark etmiyor, Mevlana’nın dediği gibi işte, ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol!