“Hacettepe İç Hastalıkları Yoğun Bakımda, ilk defa bu dönemde personel sayımız ve altyapımız geliştirildi; malzemeler, eksik cihazlar satın alındı. Hatta kapalı olan yataklarımız dahi açıldı. İki hastaya bir hemşire ve daha çok sayıda doktor ile çalıştık. Yani normalde olması gereken sayıda hekim ve hemşire ile çalıştık”

Arzu Topeli
Prof. Dr. Arzu Topeli İskit

Sağlık Bakanlığı Covid-19 Bilim Kurulu Üyesi; Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı; Avrupa Yoğun Bakım Derneği Bilimsel Araştırma Komite Üyesi; Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği (TDCY) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Arzu Topeli İskit, yoğun bakımda covid-19 yönetimine ilişkin bilgi verdi.

Türkiye covid-19 hastalığı ile mücadelede oldukça başarılı oldu. Bunun birçok nedeni var; Türkiye hastalıkla geç karşılaştı. Bu da ulusal pandemi planının yapılmasına ve daha çok önlem almamıza fırsat tanıdı.

Yoğun bakımın da burada önemli başarısı var bence; Türkiye’nin yoğun bakım yatak sayısı şüphesiz çok iyi ama hem yoğun bakım hemşireleri hem doktorları bu konuda çok büyük özveriyle çalıştılar. Başarının önemli sebeplerinden biri budur. Yoğun bakım bu covid-19 döneminde biraz anlaşıldı, farkındalık arttı. Bundan son derece memnunuz. Bizler eskiden beri aynı tempoda ve çok ağır şartlarda çalışıyorduk ancak covid-19 hastalığı ile bizim değerimiz daha fazla anlaşıldı ve yatırımlar arttı. Hem hastanenin doluluk oranları, klinik hizmetleri azaldığı için diğer yerlerde çalışan hemşireler doktorlar yoğun bakımlara kaydırıldı.

İlk Defa Personelimiz Artırıldı, Altyapımız Geliştirildi
Şunu itiraf etmeliyim ki biz ilk defa iki hastaya bir hemşire ve daha çok sayıda doktor ile çalıştık. Bu da bizim başarımız… Normalde olması gereken sayıda hekim ve hemşire ile çalıştık. Çünkü normal şartlarda dört hastaya bir hemşire veya çok az sayıda doktor ile hizmet veriyoruz. Covid-19’dan önceki dönemlerde daha çok zorluk çekiyorduk. Ama bu dönemde ilk defa personel sayımız ve altyapımız geliştirildi, malzemeler, eksik cihazlar satın alındı ve hatta kapalı olan yataklarımız dahi açıldı. Bu nedenle covid-19 hastalığı ile çok daha iyi mücadele ettik. Açıkçası bizler kişisel koruyucu ekipmanları da akıllıca kullandık.

Hastalıktan Korkmadık ve Kendimizi Koruduk
Türkiye’de çok fazla sayıda sağlık çalışanı enfekte oldu ama şunu gururla söyleyebilirim ki benim çalıştığım Hacettepe Dahiliye Yoğun Bakım Ünitesinde hiç kimse rahatsızlanmadı, çünkü biz hem hastalıktan korkmadık hem de çok dikkat ettik, kendimizi koruduk. Bundan ötürü sevinç duyuyoruz. Umuyorum ki hastalık da yakın bir tarihte bitecektir.

Şunu ifade etmeliyim ki biz bu hastalığın bitmesini elbette çok istiyoruz ancak bize yapılan yatırımların geri dönmemesini istiyoruz. Yataklarımızın tekrar kapanmamasını, hemşirelerimizin, hekimlerin geri alınmamasını istiyoruz. Biz yine bu şartlarda çalışmaya devam etmek istiyoruz.

Yoğun Bakımlara Yatırım Artırılmalı
İngiltere, ABD gibi ülkelerde ölüm oranlarının neden daha fazla olduğu soruluyor; çünkü onlar normal zamanlarda bir hastaya bir hemşire ile veya iki hastaya bir hemşire ile çalışıyorlar. Ama biz, dört hastaya bir hemşire oranı ile çalışıyorduk ve ilk defa sayılarımız onların düzeyine geldi. Ve biz daha iyi yapabildiğimizi gösterdik. Onlar bize kıyasla zaten çok daha iyi durumda çalıştıkları için bir salgın döneminde çalışma koşulları daha ağırlaştığı için belki bizim kadar başarılı olamadılar. Türkiye’nin bu salgında alacağı en önemli tedbirlerden biri yoğun bakımlara yatırımların artırılmasıdır.

Çalışanların Özlük Hakları İyileştirilmeli
Salgınla mücadelemizde başarı grafiğimiz yanı sıra çalışanların özlük hakları da çok önemli. Şu ana kadar hem hekimlerimizin hem hemşirelerimizin çalışma koşullarına göre ücretleri maalesef çok düşük! Bunun bir an önce düzeltilmesi gerekiyor. Covid-19 döneminde geçici iyileşmeler sağlandı ancak bunda da biraz adaletsizlikler oldu. Üniversite hastanelerindeki hemşire ve doktorlarımız bundan biraz daha fazla mağdur oldular, özellikle ilerisi için bunun düzeltilmesi gerekiyor aksi takdirde yoğun bakım çok tercih edilmeyen bir branş haline gelecek! Ayrı bir uzmanlık alanı olan yoğun bakım, yüz güldürücü sonuçların alındığı bir alan…

Hastaları İyileştirmenin Mutluluğu Bambaşka
Ben 22 yıllık yoğun bakımcı olarak söyleyebilirim ki yoğun bakım, çalışması son derece keyifli bir alan. Hastalarınızı iyileştiriyorsunuz, bunun mutluluğu bambaşkadır, hiçbir şeyle ölçülemez. Ancak bizim gibi gönüllüler dışında hemşireler ve hekimler arasında fazla çalışan bulamıyoruz, çünkü özlük haklarımız çok iyi değil, dolayısıyla çok tercih edilmiyor. Çalışması daha rahat branşlar tercih ediliyor. Şunu da örnek vermek isterim; mesleki sorumluluk sigortasında en riskli bölüm olarak en yüksek primi öderiz ama buna karşılık bizim aldığımız maaşlar özellikle üniversite hastanelerinde aldığımız maaşlar diğer branşlara göre çok daha azdır. Umarım devlet bu konuda gerekli iyileştirmeleri yapar.

Eğitim Vermek Oldukça Zamanımızı Aldı
Ben aynı zamanda Sağlık Bakanlığında Covid-19 Bilim Kurulu Üyesi olarak da görev yaptım. Aynı zamanda Hacettepe’de covid-19 yoğun bakım sorumluluğunu da yürüttüm. Tahmin edileceği üzere herşeyin çok iyi gitmediği zamanlarımız da oldu. Kendi hekim ve hemşirelerimiz yetmediği için başka branşlarda hekim ve hemşireler geldi. Onların eğitimi oldukça zamanımızı aldı. Sadece poliklinikte çalışmış hemşirelere yoğun bakım hastasına nasıl bakılacağını öğrettik; bu bizim epeyi zamanımızı aldı. Başka branştan hekimlere yoğun bakım hastası nasıl tedavi edileceğini öğrettik, zamanımızı aldı fakat kendilerine tekrar teşekkür ediyorum, bize çok destek oldular. Hacettepe’de bu özverili çalışmamızın neticesinde burada başarımız çok iyi oldu. Kaybettiğimiz hasta sayısı çok az… Yoğun bakım altyapımızın da bu başarıda katkısı var: Bizim tüm odalarımız negatif basınçlı ve tek oda… Tüm ekipmanlara sahip bir şekilde çalıştık.

Yüz Güldürücü Sonuçlar Alabildik
Bu yoğun bakımımızı 2012 yılında planladık ve iki buçuk yıl önce taşındık. Ne kadar iyi bir şey yaptığımızı anladık.
Hacettepe içerisindeki Erişkin Hastanesi, 90 tane negatif basınçlı tek oda şeklinde dizayn edilmiş yoğun bakım odalarına sahip… Bu inanılmaz bir güç verdik bize. Yoğun bakıma dönüştürülebilen başka yataklarımız da var, Hacettepe’nin toplamda 175 erişkin yoğun bakım yatağı var. Bu yönden oldukça şanslıyız diye düşünüyorum. Dolayısıyla bizler kişisel ekipmanlarımızı daha az sayıda kullanabildik; sadece hastanın odasına girdiğimizde mesela… Rahat koşullarda çalışma imkanımız olabildi, hastalarımızda yüz güldürücü sonuçlar alabildik. Çok sayıda hastamızı şifa ile taburcu edebilme şansı elde ettik.

Başarıyı Bilimsel Veriye Dönüştürmeliyiz
Ben aynı zamanda bir bilim insanıyım… Bizim bu sonuçları bilimsel veriye dönüştürmemiz lazım. Türkiye covid-19 ile mücadelede kendi kurumum da başta olmak üzere çok başarılı oldu. Bu başarıyı bilimsel veriye dönüştürmediğimiz sürece bunu dünyaya anlatamayız. Bizim bunu hem Türkiye’ye hem de dünyaya anlatabilmemiz için bilimsel veri yayınlarımızı arttırmamız gerekiyor.

Bilim İnsanı Özgür Olmalıdır
Bilim özgürdür; bilim insanı özgür olmalıdır, bilimsel çalışmalar etik kurallara uymak kaydıyla özgür şekilde yürütülmelidir. O nedenle Sağlık Bakanlığının topladığı verileri bilim insanlarına açmalıdır diye düşünüyorum. Nitelikli bilimsel araştırmaların, yayınların artmasını istiyorum, bu ülkemiz için gurur kaynağı olacaktır. Bu sayede başarılarımızı objektif olarak dünyaya sunma şansımız olacaktır.
En büyük dileğim yoğun bakımın çok uzun bir eğitim gerektiren ayrı bir uzmanlık dalı olduğunun unutulmaması, her an hatırlanmasıdır.